12.9.07

Bu bir yıldönümü


Bugün alışılmışın dışında bir stil kullanıyorum (yıllardır yazdığımı iddia ettiğim sanılmasın, kendimi alıştırdığım tarzın dışına çıktığımı söylemek istiyorum). Zaten bugün herhangi bir gün de değil. Salvador Allende ve hükûmetine karşı 1973'te alçakça yapılan darbenin yıldönümünü (11 Eylül) sonralayan başka bir darbenin yıldönümündeyiz. Şili'de ne yazık ki gerektiği gibi yargılanamadan geberen Pinochet'nin ölümünden sonra ilk kez darbenin ve askeri diktanın kurbanları anıldı.

Sürekliliği halen sağlanmaya çalışılan 12 Eylül'e karşı gözlerimi açmış olsam ve devasa bürokratik engellerin karşısında en azından düşünsel boyutta direnç göstersem de, bunlar elbette yetersiz.

Yakın geçmişte insanları idam etmek için yaşlarını büyütme cüretini göstermiş bağımlı yargı sisteminin çağ atlayarak kendilerini yargılayıp mahkûm edeceği güne kadar günümüzde halen yaşamayı becerebilen Evren ve birtakım darbe arkadaşlarının Pinochet gibi gebermemelerini temenni ediyorum. Bu gerçekleştiği takdirde kazanılmış tarihi ve simgesel bir zafer olarak addedilebilir, öyle de olacaktır. Fakat, faşizme (bu kelimenin enflasyonuna tepki göstermekle birlikte, mevzu-i bahs konuda farklı bir ifade kullanabilmem mümkün değil) karşı verilecek en kritik mücadele iç dünyalarda gizlidir, gündelik hayatın sıradanlığından ve duyarsız olunanlardan geçer; çünkü Bachmann'ın dediği gibi "faşizm atılan bombalarda başlamaz, iki kişi arasında başlar".

4 yorum:

inesis. dedi ki...

ve hatta, sevgili dost, "le fascisme, ce n'est pas d'empêcher de dire, c'est d'obliger à dire" diye bir şey de var... barthes demiş. güzel demiş.

goksin dedi ki...

pek beğenmediğim ama içtenlikle yazdığım bu yazıyı tamamlama zahmetine katlandığın için teşekkürler. gerçekten güzel demiş barthes, faşizmin yaratmayı umduğu yeni ve tektip insanın varolma imkânı da tam burada mümkün kılınıyor zaten.

Sevi. dedi ki...

Bir gün gelecek, insanların siyah ama altın gibi parlayan gözleri olacak; onlar, güzelliği görecekler, pisliklerden arınmış ve tüm yüklerden kurtulmuş olacaklar, havalara yükselecekler, suların dibine inecekler, sıkıntılarını ve ellerinin nasır bağlamış olduğunu unutacaklar. Bir gün gelecek, insanlar özgür olacaklar, kendi özgürlük kavramları karşısında da özgür olacaklar. Bu, daha büyük bir özgürlük olacak, ölçüsüz olacak, bütün bir yaşam boyunca sürecek.

Sevi. dedi ki...

yorumları onaylamak nerden çıktı şimdi allah aşkına? nerede özgürlük? nerede düsünce? nerede iki insan(tanımadığın?)arasında başlaması gereken anti-faşizm? bir şeylere başlamak için işte sana bir fırsat.