9.9.07

Sokaktaki adam


Onun için sokakta yürümek (birçok insanın beyinciğini kullanarak rahatça yerine getirebildiği bir eylem) büyük bir sorundu, huzurunu kaçıracak ve beynini saatlerce meşgul edecek derecede.

Tek başınayken, sık sık gün içinde, insanların caddelerde topluca, her zamanki gibi kayıtsızca yürüdükleri ve bir yerlere yetişebilmek için acele ettikleri veya böyle yapıyormuş gibi göründükleri bir günde, önünde yürüyen insanları geçebilmek için çabalayıp duruyordu, kendini rahatsız eden birşey vardı. Önünde yürüyenlerin kendisi tarafından izlendiklerini düşündüklerini sezinleyerek, bu garip düşüncenin yersiz çıkması için önünde kaldırım taşlarını rahatça görmeyi arzuluyordu. Nedense her zaman olmayanı arzuladığını, yapmakta olduklarını hiçbir zaman arzulayarak yaşamını sürdüremediğini hatırlayıverdi birden.

Bu tuhaf adamın peşinden gelenleri göz ardı etme hatasına da düşmemek gerekir. Bu insanların varlığı da ona takip edildiği hissini verirdi. Bu da tempolu ve sürekli yönünü değiştirerek yürümesine yol açıyordu. Sık sık tek başına yürüdüğü gibi, bazı bazı arkadaşlarıyla sokakları arşınlamak zorunda kalabiliyordu. Dostları rahatlamasını sağlasalar da, yanlarında birilerine çarpmadan yürüyebilmesi pek kolay olmuyordu. Bir keresinde istemeden çarptığı bir adamın hunhar omuz darbesi tarafından karşılanmış ve loş bir caddenin çamurlu zeminiyle acılı bir temas yaşamıştı.

Ne zaman dışarı çıksa, kendi kendine yarattığı, önemsiz görünen, fakat tüm gününü mahveden bir sorunla karşılaşıyordu.
Bu konuda birkaç kişiyle konuştu, ama verilen tavsiyeler işe yarayacak türden değildi. Ellerini ceplerinde tutması, kaldırım taşlarını sayması veya derin nefes alarak yürümeye devam etmesi gerektiği gibi, aptalca bulduğu ve daha önce de muhtemelen denediği tüm bu çözümsüz çözümler umursamazlıkla söylenmişti.

Keyfi yerindeyken, genelde müzik dinlerken, hava şartlarına uyum sağlamış ve etrafında gördüklerine hayran kalabilirken,
takıntılarından soyutlanmayı başarabiliyordu. Bunu her zaman yapabilmesi pek mümkün görünmediğinden kesin bir çözüm üretmeliydi.

Sonunda günleri sayılı saplantılarını yenmeyi başardı, takıntılarının tüm kozlarını kendine karşı kullanarak, herhangi bir dış mihraka başvurmaksızın.

Önünde yürüyenlerin arkalarında varlığını duyumsadıkları anda, takip edildikleri için paniğe kapılacakları ve kendisinden bir an evvel uzaklaşmak için büyük bir çaba göstereceklerine inanmıştı. Bulunduğu içinden çıkılmaz durumu yaratan paranoyasından kurtulmayı, bu yersiz korkulara aslında ötekilerin sahip olduğuna kendisini ikna ederek becermişti. Gerçekten de (bir devekuşunun olup olmadığı önemsiz) kafa sağlığına kavuşabilmişti, gerisi ötekilerin sorunuydu.

Hiç yorum yok: