28.7.08

Evliya Çelebi Erzurum'da



Yeni hikâyeler yazılırken, okuyuculara küçük bir dimağ, olmazsa da damak tadı versin (ve belki biraz da serinletir) diye...


Evliya Çelebi Seyâhatnâmesi, II, 1, 288b, YKY, 2005, shf. 246.



Erzurum'un külliyatı ve halkının deyişleri (sonra da kışı kıyameti);


Harada idin, yani nerede idin. Eve bir baş vardım. Bıhırıyı göyindir, yani ocağı yak. 


[...] 


Bizim senemizde atlar Temmuz ayında çayırda iken bir gürültü, bir şimşek, tipi, boran ve yağmur yağınca bütün atlar boşanıp Erzurum sahrasında olan Umudum Köyü'ne, Kane ve Gez Köyü'ne kadar dağılıp serseri gezdiler. Kış böyle sert olur.


Hatta insanların dilinde darb-ı meseldir ki bir dervişe: 


-Nereden gelirsin, derler,

-Kar rahmetinden gelirim, der.

-O ne diyardır, derler;

-Soğukdan 'Ere zulüm' olan Erzurum'dur, der.

-Orada yaz olduğuna rast geldin mi, derler. Derviş der:

-Vallahi 11 ay 29 gün sakin oldum, bütün halkı yaz gelir derler, amma görmedim, der.


Hatta bir kere bir kedi bir damdan bir dama atlarken aralıkta donup kalır. Sekiz aydan sonra bahar gelince, anılan kedinin donu çözülüp "mırnav" deyip yere düşer. Bu da lâtife şeklinde anlatılan bir darb-ı meseldir. 


Gerçekten, bir adamın eli ıslak iken bir demir parçasına yapışsa derhâl donup elinden demiri ve demirden eli ayırmak mümkün değildir. Eli, demirden bin ah vah ile kurtarsa bile eli ayasının bir kısım derisi âhıyla demirde kalır. 


Azak diyarında ve Deşt-i Kıpçak'da erbain (Kırk gün devam eden kara kış) ve zemherir (şiddetli soğuk, kış) geçirdik, böyle keskin kış görmedik. Ancak halkı gayet sağlam vücutludur.

                                                                                                                      ”


*

Ayrıca kedi tarihi için bkz. Ayşe Hür, "'Kedi sevgisi imandandır...' (Evliya Çelebi)". 

Hiç yorum yok: